bugün

entry'ler (2861)

fransızca

iki yıl önce gazi üniversitesi fransızca öğretmenliği bölümünü bitirdim ve turizm, havacılık alanlarında bu dili kullanarak çalışmalar gerçekleştirdim.
bunun yanı sıra yetişkinler için özel dersler ve grup dersleri ile genel fransızca üzerine çalışıyorum.
birebir yaptığım dersleri malum şartlardan dolayı online platform üzerinden gerçekleştiriyorum ve böylelikle dünyanın herhangi bir yerindeki kişiye de ulaşmak mümkün oluyor.
fransız dili ile ilgileniyorsanız ders planı için iletişime geçebilirsiniz.

fransızca öğrenmek

çeşitli kurslarda verdiğim grup ve özel derslerden sonra son bir aydır online fransızca kursu vererek bu amaç uğrunda çabalayan insanlara yardım ediyorum.
aslına bakarsanız zor bir iş değildir fakat hepsinden önce dili o ülkenin ve milletin kültürü ile bir bütün görmeniz gerekir. örnek vermek gerekirse iyi bir fransızca bilgisi için fransızca konuşulan ülkelere seyahat edip, fransız sinemasından filmler izlemek, orijinal metinlerden yemek tarifleri uygulamak, tv5 izlemek gibi eylemlerde bulunmak da gerekir.
bir yabancı dil öğrenme niyetiniz varsa fransızcayı tavsiye eder, üstüne bir de tarafımdan özel ders almak isterseniz mesajlarınızı beklerim.
prenez soin de vous, bisous bisous.

otobüs yolculuklarında ikramın kaldırılması

maliyetler kısılıp bilet fiyatlarına müşteri açısından olumlu şekilde yansıtılacaksa desteklediğim karar.
yahu ümmeti muhammed aşkına, glikoz bombası ucuz plastik keke ya da bir bardak kreması bol kahve ılık su karışımına da tenezzül etmeyin.

Avrupa'daki otobüs yolculuklarında muavin ve ikram bulunmaz. Sebebi budur ki nice - lyon arası 7 saatlik yolculuğu 15 euro gibi cüzi bir fiyata yapabilirsiniz. Otobüs şoförünün zevkine göre de bir benzin istasyonunda kahve ve yemek molası verilir, herkes keyfine bakar. Ülkemizde de firmaların bu yöntemi benimsemesi ve fiyatlarda da aşağı yönlü bir hareket temenni edilir.

yemekteyiz uludağ sözlük

deli gibi yemek paylaşma hastalığının tezahürü nihayetinde sözlüğe de sirayet etmiş.
bakmayın böyle eski kelimeler kullandığıma ben de sizden biriyim aslında ama yapmayın böyle yahu.
peki tamam en akşamcı yine sizsiniz sözlükçüler. rakı edebiyatı yok mu hani?

binali yıldırım başlığındaki botlar

sanki tornadan çıkmış gibi hepsi birbirinin aynısı kalıptaki entryler ile sözlük çapında denenen bir algı yönetimi çabası.
ne diyeyim, allah ıslah etsin.
zaten bilgi birikim açısından içinin iyice boşaltıldığı sözlüğe son darbeyi vuran 'demokrasi' hareketi.
başarılar.

sinemadaki reklamların 10 dakika ile kısıtlanması

TBBM'ye sunulan kanun teklifi ile hayata geçirilecek uygulama.
oldukça yerinde karar.
en son izlediğim filmde 16.00 seansı için salonda yerlerini alanlara 25 dakika boyunca reklam izletilerek filme neredeyse ilan edilenden yarım saat sonra başlandı.
zaten fahiş fiyatlara sattığın bilet için filmden önce bir de 25 dakika reklama maruz bırakarak insanların sinirleriyle oynamaya gerek yok.
bu vesileyle kültür ve turizm bakanlığı adı altında bir bakanlık olduğunu da öğrenmiş olduk.

(bkz: ülkede güzel şeyler de oluyor)

https://www.ntv.com.tr/tu...la,hVQ6q1xPlUKOfMpAfs-HNQ

ele layık

güzel bir tuğkan parçası.
birkaç yerde çalmış olmasına rağmen başlığının olmaması hayret verici.
dinleyiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=i8e01paBYzg

levre rouge

j'aimerais sentir ton corps et contre le mien,
tes mains dans mes cheveux,
tes lèvres rouges dans mon cou...

dizelerini aklıma getiren, türkçede kırmızı dudak anlamına gelen fransızca ifade.

kabak tatlısı

tahinsiz olmuyor, olamıyor.
bir de yalnızca üzerine gezdirdiğiniz tahin yeterli değil bence.
hafif derin bir kabın içine biraz tahin alacaksınız, çatalla böldüğünüz kabak parçalarını tahine batırıp lap lap götüreceksiniz.
iyi ki var tahin. buradan sonra fasulye piyazı başlığına gideceğim. sanırım en çok ona yakışıyor.

sözlük yazarlarının ritüelleri

her cuma gecesi sakal tıraşı olurken müslüm baba dinlemek.

az pişmiş etin marifet olduğunu sanmak

gün geçmiyor ki insanların zevkleri üzerinden bir linç girişimi daha yaşanmasın.
size ne amk.
doğru hazırlanmış ve doğru biçimde pişirilmiş olduktan sonra en fazla tercih ettiğim pişirme seviyesi ingilizlerin medium rare, fransızların saignant ismini verdikleri orta az derecesidir.
birkaç cm kalınlığında kesilmesi gereken eti dövüp amına koyarak teflon tavada dakikalarca pişirip suyunu, aromasını sikip attıktan sonra geviş getire getire çiğneyip et yediğini sanmaksa marifet devam edin amk cahilleri.

insanların zevkine saldırıp ağız tadlarını kaçırmayın güzel kardeşlerim benim.
öpüldünüz, afiyet olsun.

en iyi dostun cezaevine düşmesi

zor bir durum olabilir elbette, allah kurtarsın.
yalnız yeri gelmişken, her hapishaneye düşene sanki hiç suçu yokken düşmüş de haklı bulunacağı günü bekliyormuş gibi yaklaşmak pek doğru bir davranış gibi gelmiyor bana.
belki hepsi olmayabilir ama kader mahkumu diye adlandırılan birçok kişi gasp, adam öldürme, tecavüz gibi suçlardan orada ve cezasını çekiyor. hatta kimine hak ettiğinden çok daha az komik cezalar veriliyor.
bu sizin kardeşiniz, arkadaşınız, anneniz ya da babanız olabilir ancak birtakım gerçekleri değiştirmez.
hele ki son zamanda televizyon/internet dizilerinde hapisteki serserilerin birer kahraman gibi gösterilmesi zaten caydırıcı olmayan ceza sistemi karşısında gençleri iyiden iyiye suça teşvik ediyor.

yabancı dilde mesajlaşacak yazar veritabanı

frankofon yazarları tanımama vesile olabilecek faydalı işleyiş.

envoiez un message à ma boîte..

ankara

alışkanlık haline geliyor bir süre sonra.
bu durum her şehir için geçerli tabi.
ancak buradaki durum biraz daha farklı bana kalırsa. başka bir büyükşehirde de uzunca bir süre yaşamama rağmen o şehirde olduğumun farkına belirli aralıkla varıyordum.
burada öyle değil. artık aklıma hangi şehirde olduğum sorusu bile gelmiyor. ne bileyim vücudunuzun bir uzvu gibi düşünün işte. öyle bir hal alıyor.
güzel bir semtinde yaşıyorsanız bence yaşamak için sayılı ideal şehirler arasında.
kimi bilinen yerler hariç buradaki insanların çoğu belirli bir kültür düzeyine sahip olduğu için canınızı çok sıkmaz etraftaki insanlar. kendi halinizde takılır gidersiniz.

ketçap

rezilliğin şişelenmiş halidir.
patatese, hamburgere yakışmayıp perperişan ettiği gibi şimdi bir de pilava eklenmeli midir tartışması almış yürümüş.
oğlum saçmalamayın bu damak tadı farklılığı ya da görecelilik ile açıklanabilecek türden bir durum değil lan. pilav gibi kaliteli pirinç ve tereyağının damakları şenlendirdiği bir güzelliğe bu ne idüğü belirsiz şekerlenmiş çürük domates suyu reva görülebilir mi.
sos camiasının en karaktersiz şerefsiz olanı budur.
her durumda olduğu gibi burada da kötüler kazanmıştır allah kahretmesin ki. aşırı popülerliği bu yüzdendir.

türbanlı ailenin poşet israf etmemesi

enteresan.
market alışverişlerinde tam tersi bir durum gözlüyordum ben halbuki.
alınan ürünleri koyduktan sonra birkaç tomar da yanlarında götürüyorlardı.
yanlış gördüm herhalde.

dolap monte ederken 89 parçanın artması

onlar yedek parçalardır, herhangi bir sorun yoktur. gönül rahatlığıyla devam ediniz.

tünaydın

kullanan kişi 45 yaş altı ise ciddi bir problem olduğunun kanıtıdır.
birçok dildeki iyi dileğin dilimizdeki karşılığı olarak ''iyi günler'' gibi bir hitap tarzı olmasına rağmen neden böyle boktan boyama bir şeye ihtiyaç duyulur?
saatini kaçırdığını düşünüyorsan iyi günler deyip geçebilirsin, yeter ki götünden element uydurma.
ayrıca günaydın da biraz göreceli bir kavram değil midir?
ben öğlen 12'de uyandıysam bana günaydındır ve 13'te karşılaştığım birine tünaydın yerine pek ala günaydın da diyebilme özgürlüğüne sahibimdir.
otoriteleri boş yere meşgul etmeyin.

ekşi sözlük

okuması buradan kat ve kat keyifli, tartışılmaz.
bugün 2012 yılında oluşturduğum hesabıma birkaç entry takviyesiyle çaylak onay sırasına girdim. 39 binli bir rakamdan ve ilgili başlıkta üç dört yıllık bekleme sürelerinden bahsediliyordu.

istemsizce verdiğim e ananın amı ama tepkisinden sonra kuyruğumu kıstırıp kürkçü dükkanına dönüp ekşiye bok atmaya karar verdim.
kabul edildiğimde hala elim ayağım tutuyo olursa siktirir giderim belki, bilemiyorum.

il dentisto

bırak pulpalar açık kalsın abisi, böyle delikanlıya kuafaj mı yapılır.